26 Nisan 2014 Cumartesi

Kimi destekliyor, kimi desteklemiyor, inşaat devam ediyor

Üzerinde birçok tartışmanın yapıldığı, İstanbul'un en büyük camiilerinden biri olacak olan Çamlıca Camii'sinin inşaası devam ederken, Camiinin inşaa edildiği bölgeyi modernleştirme çalıştırmaları da planlanıyor

Çamlıca Camii projesi

Çamlıca Camii inşaatı
İstanbul'un siluetine değer katacağı belirtilen, bir yandan da projenin ortaya ilk çıktığı günden beri birçok insanın tepkisini toplayan, Çamlıca Tepsi'ne inşaa edilen Çamlıca Camii'nin inşaatı son sürat devam ediyor. Toplamda 121 bin metre inşaat alanı olan ve toplam haracamanın 131 milyon lira olduğu camii, 37 bin 500 cemaat kapesitesi ile İstanbul'un en büyük camiilerinden biri olacak. 2013 yılının Ağustos ayında temelleri atılan camiinin yapımının 3 yıl süreceği tahmin ediliyor. Bu dev Çamlıca Camiisininde; bin kişilik konferans salonunun ve geniş bir kütüphanesi, sanat galerisi, müze, değişik alanardan oluşan atölye ve 3 bin 40 araç kapasiteli kapalı otopark da olacak. 
Ancak proje; gerek büyüklüğü, gerekse inşaa edildiği alan nedeniyle önemli bir tartışma konusu oldu. Kimisi, şehirde yeteri kadar camii olduğunu, camii yapımına ayrılan bütçenin daha başka işler için harcanabileceğini söylerken, kimisi de Çamlıca Tepesi gibi büyük bir alana camii yapılmasına destek verdi. Peki Çamlıca'da yaşayan insanlar Çamlıca Camiisi hakkında neler düşünüyorlar?
Çamlıca Tepesi esnafı
Çamlıca esnafları camii inşaasından oldukca memnunlar; "Çamlıca Camii büyük bir projedir. Bir kere bizim de yararımıza olacak. Camii oldukca büyük, manzarası da çok güzel. Bu nedenle turist çekeceğini düşünüyoruz. Bu da bizim yararımıza olacak tabii. Bir de Camii kutsal mekan, yapımına neden karşı çıkılıyor anlayamıyoruz" diyorlar. Ancak bölgede yaşayan insanlar camii inşaatından pek de memnun değiller. Camii yapılacak bölgenin ağaçlandırılması gereken bir alan olduğunu düşünen bölge insanlarından bir kısmı; "Normal şartlarda, kesinlikle ağaç dikilmesi gereken, İstanbul'un ciğeri sayılabilecek bir alan olan Çamlıca Tepesini betona dönüştüyorlar. Ağaç dikmeyi bırakın, elimizde kalan ağaçlaırmız da kesiliyor. Bir kere camii yapılması için müsait birçok alan var. Hem buraya, tepeye camii yapacaksın, fakat insanlar nasıl gelecekler? Burda yaşayan halk dışında diğer insanların buraya ulaşımı oldukca zor. Kaldı ki kim taa Çamlıca Tepesine namaza gider ? Bu camiinin amacı bence sadece gösteriştir" şeklinde görüşlerini bildiriyor.

Çamlıca Tepesini modernleştirme

Çamlıca Tepesi radyo ve televizyon kuleleri
Çamlıca Tepesinde tek proje Çamlıca Camii inşaatı değil. Tepedeki radyo ve televizyon vericilerinin de kaldırılması, hepsinin modern görünümlü tek bir kulede toplanılmasını içeren bir proje de 2011 yılından bu yana konuşuluyor. Projenin amacı, tepede radyo ve televizyon vericilerinden kaynaklanan görüntü kirliliğinin ortadan kaldırılması. Bu nedenle 2011 yılında Projeler Dairesi Başkanlığı Projeler Müdürlüğünce  “Çamlıca Tepesi Televizyon ve Radyo Kulesi Fikir Projesi Yarışması” adıyla bir yarışma düzenlendi.  Çamlıca Camii projesinin ortaya çıkmasıyla
birlikte yapılması planlanan modern kulenin Küçük Çamlıca'da olması kararlaştırıldı. Fakat bu proje henüz uygulamaya geçmiş değil. Bölgedeki insanlarda "Henüz böyle bir kule yapılmadı. Kısa zamanda da yapılacağını düşünmüyoruz" diyor.
Çamlıca Tepesi, Camii inşaatı ve radyo- televizyon kulesi

17 Nisan 2014 Perşembe

Validebağ Korusu'nda çılgın proje

   İçinde Adile Sultan Kasrı ve Abdülaziz Av Köşkü gibi tarihi eserler; Güvercinlik Köşkü, Şevket Atalay İzci Okulu, Kız Sağlık Meslek Lisesi, Üsküdar Devlet Hastanesi'ne ait birimler bulunan 354 dönümlük Validebağ Korusu "Hyde Park"'a dönüştürülmek isteniyor.  Bölgedeki halk ve Validebağ Gönüllüleri Derneği de Anadolu yakasının en büyük yeşil alanı olan Validebağ Korusundaki bu değişime karşı direniyor

Validebağ Korusu
   Validebağ Korusu, Üsküdar ilçesinde yer alan ve insan eliyle ağaçlandırılmış bir korudur. 354 dönüm ile Anadolu yakasının en büyük ikinci yeşil alanıdır ve içinde tarihi köşkleri, Üsküdar Devlet Hastanesini, meslek lisesini , toprak sahayı, huzur evini barındırır. İstanbul'da artık nadir kalan ve içine girebileceğiniz; yani henüz kapatılmamış olan, doğal bir ortamdır. Uzun ağaçlı yollarından yürüyerek korunun içlerine ilerledikten sonra, koskocaman, her tarafı yeşillik ve ağaçla çevrili bir meydana çıkarsınız. Burası bir süreliğine de olsa İstanbul gibi bir beton şehirde yaşadığınızı unutturur. Ardından çay içmek isterseniz; küçük bir çay bahçesi de 
var. Fiyatları da yine bir metropolde yaşadığınızı unutturacak kadar cüzi. Şimdilerde öğretmen evi olarak kullanılan Adile Sultan Kasrı'nı da unutmamak gerek. 1853 yılında inşaa edilen Adile Sultan Kasrı, Türk sinemasının unutulmaz filmi olan Hababam Sınıfının çekildiği yerdir. Şu anda Adile Sultan Kasrında Hababam Sınıfı Müzesine dönüştürülen 6 Edebiyat B sınıfı da Validebağın görelesi bir başka yeri.
Şimdilerde ise Validebağ Korusu, belediyenin "çılgın projesi" ile Londra'da bulunan  "Hyde Park"a dönüştürülmek isteniyor. Seçim kampanyası olarak da bu çılgın projeyi öne süren AKP Üsküdar Belediye Başkanı Hilmi Türkmen; Milli Emlak Genel Müdürlüğü'ne ait 354 dönüm arazi üzerinde yer alan Validebağ Korusu'nun Londra'daki Hyde Park benzeri bir proje ile Üsküdar'ın Hyde Parkı olacak şekilde düzenlenerek tüm İstanbulluların hizmetine sunacağını söyledi. Peki nedir bu "çılgın proje"?

Nedir "çılgın proje"?

Bu proje dahilinde; 1. derecede sit alanı ilan edilen  Validebağ Korusu içerisine seyir terasları, açık hava tiyatrosu, çocuk eğlence ve oyun alanları, yürüyüş yolları, hidrolik koruma alanları, koşu ve bisiklet yolları ve göletin yapılacağı iddia ediliyor. Türkmen, şimdilerde her yaştan insanın gelip dinlenebildiği, sporunu yapabildiği korunun, halka açılacağını söylüyor. Projenin yapılmasına engel olmak isteyen bölgedeki halk için "marjinal guruplar" diyen Hilmi Türkmen "çılgın proje" için Başbakanın ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş'ın  desteğinin alındığını da söylüyor.

"Halka değil, ranta açılacak"

Validebağ Gönüllüler Derneği Sözcüsü - Arif Belgin
Bölge halkı ve Validebağ Gönüllüler Derneği, koruya dokunulmasını ve doğal ortamın değiştirilmesini istemiyor. Bunun için çeşitli protesto ve basın toplantıları yapılıyor. Validebağ Gönüllüler Derneğinin sözcüsü Arif Belgin; "Burası birinci derece sit alanı burada Kültür ve Tabiat Varlıklarını Korkuma Kurulunun onayı olmadan çivi bile çakılamaz, herhangi bir inşaa faaliyeti yapılamaz. Buna rağmen adının önünde avukat titri bulunan bir belediye başkanı bunu bilmiyormuşçasına, burada istediğini yapabileceğini zannediyor. Bir kere bu civarda oturan insanların böyle bir talebi yok. Burası doğal, korunması gereken bir alan" diyor. Bölgede dayanışmanın günden güne arttığını söyleyen Belgin; "Burada  gerek çevre insanları, gerek meslek odaları, mahalle dernekleri , hepsi bizim yanımızda, bir ağ oluşmuş durumda. Bu ağın oluşmasının nedeni de yine bizzat hükümettir. Rantsal dönüşüm gibi projelerde ısrar ede ede karşı tarafı kendi içinde bir dayanışmaya, bir cepheleşmeye itti" diyor. 
Hilmi Türkmen'in "Koruyu halka açacağız" sözlerine de Arif Belgin cevap veriyor; "Burası zaten halka açık bir yer, burasını halka açmak derken aslında ranta açmayı kastediyor. Halka açmak çok komik bir ifade, halka kapalı olduğunu kim söylüyor, kendisi söylüyor. Başka tek bir kişiden böyle bir şey duymuş değiliz. Burası eskiden beri halka açık."
Validebağ Gönüllüler Derneği ve bölgedeki vatandaşlar, yeşile alerjisi olmayan bir belediye başkanı gelene kadar Validebağ Korusu için direnmeye devam edecekler. 

Sultantepe Hüseyin Avni Korusu

Üsküdar'da bulunan Sultantepe Hüseyin Avni Korusu da, içerisinde Türk edebiyatının önemli isimlerinden biri olan Halide Edip Adıvar'a ait bir köşkünde bulunduğu, ilçedeki en doğal yeşil alanlardan birisi. Ancak koru uzun zamandır, yaklaşık 9 senedir halka kapalıydı. Koru şu anda, ismi yolsuzluk iddialarında geçen ve olay yaratan ses kayıtları bulunan iş adamı Mehmet Cengiz'e, yani Cengiz İnşaat'a satıldı. Bölge halkı bu durumu protesto etmek ve korunun tekrar vatandaşlara açılması için, 19 Nisan Cumartesi saat 10:30'da toplanacaklar. 





Haber: Ezgi Kökten
Fotoğraflar: Ezgi Kökten
Video-montaj: Ezgi Kökten
(*NOT: Katkıları ve yardımlarından dolayı Esra Elmalı'ya çok teşekkürler..) 

11 Nisan 2014 Cuma

Üsküdar'da kilise ve gayrimüslim mezarlıklar

Üsküdar, İstanbul'un en eski en yorgun semtlerinden biridir. Üsküdar'da yaşayan insanların dışında, genelde başka bir yere gidecek olan insanlar için bir ara duraktır. Üsküdar eski İstanbul'dur, Osmanlı'dır, ramazan ayında iftar sofrasıdır ve daha çok muhafazakardır. Yokuşları, mezarlıkları, tekkeleri ve camileri bitmez. Fakat Üsküdar'da çok fazla öne çıkmasa da birçok kilise de vardır


Sessiz sakin mabetler

Surp Garabed Kilisesi
İstanbul'un en tarihi semtlerinden birisi olan Üsküdar, camiileriyle, eski tekkeleriyle dini, ruhani bir havaya sahiptir. Her mahallede en az iki camii bulunur. Bu camiilerin birçoğu da tarihidir; Mihrimah Sultan Camii, bu camiiler arasından en bilinenidir. Ancak Üsküdar'da yüzden fazla caminin yanında yedi tane de kilise vardır. Bunların hepsi de oldukça eskidir. En eski kilisesi ise  Surp Garabed Kilisesidir. Kilisenin inşaa tarihi tam olarak net olmasa da 1555 yılından beri var olduğunu biliniyor. Kilise birçok yangının ardından tekrar yapılmıştır ve şu an hala faal durumdadır. Kilisenin etrafı oldukça yüksek duvar ve çitlerle çevrilidir.  
Surp Haç Ermeni Kilisesi
Üsküdar Surp Haç Ermeni kilisesinin de aynı şekilde etrafı yüksek duvarlarla çevrili,       Ermeni Surp Haç Lisesinin hemen arkasında yer almaktadır. Bu iki kilisenin dışında Üsküdar, Selimiye'de bir, Çengelköy'de bir, Kuzguncukta iki ve bir adet de Bağlarbaşı'nda olmak üzere toplam yedi adet kilise bulunmaktadır. Yüzyıllık, tarihi  bu kiliseler Üsküdar'ın ara sokaklarında, sessiz sakin varlıklarını sürdürmektedirler.
Panteleimion Georgios Kilisesi- Kuzguncuk


Yan yana üç gayrimüslim mezarlığı

Bağlarbaşı Ermeni mezarlığı
Çağlar boyu farklı dinden, ırktan, medeniyetten milyarlarca insanın üstünde yaşadığı İstanbul'da 65 adet gayrimüslim mezarlığı bulunmaktadır. Mezarlık denince, İstanbul'da akla şehrin en kalabalık ve en büyük mezarlıklarından biri olan Karacaahmet'in geldiği Üsküdar'da Rum, Ermeni ve Musevi mezarlıkları da mevcut. Üsküdar,Bağlarbaşı'nda yan yana Ermeni, Rum ve Yahudi mezarlığı bulunmaktadır. Her ne kadar şu anda mezarlıkların çevresi Üsküdar-Ümraniye-Çekmeköy Metro hattının inşaası nedeniyle kapanmış olsa da, bu mezarlıklar mistik havalarıyla birçok insanın merakını cezbetmiştir. Bu mezarlıkların tarihi Osmanlı dönemine dayanıyor. Osmanlı döneminde, gayrimüslim vatandaşların mezarlıkları yoğun olarak yaşadıkları bölgelerde bulunurdu. Bu nedenle de Üsküdar'daki gayrimüslim mezarlıkları da dönemin Yahudi, Ermeni ve Rum nüfusunun daha yoğun olduğu bölgelerde bulunuyor. Örneğin Rumların Bağlarbaşı, Kuzguncuk, Çengelköy ve Kadıköy‟de; Ermenilerin Bağlarbaşı ve Kadıköy‟de; Yahudilerin Bağlarbaşı ve Kuzguncuk civarında olan Nakkaştepe‟de mezarlıkları bulunmaktaydı. Rum, Ermeni ve Yahudi Dernekleri mezarlık için talep ettikleri araziler karşılığında Osmanlı Devletine ücret ödüyorlardı. Örneğin Bağlarbaşı'nda Yahudi mezarlığının yanındaki iki dönüm arazi, ödenen ücret karşılığında Protestanlara tahsis edilmiştir. 1555 yıllarındaysa Ermeni cemaatinin bölgeye yerleşmeye başlamasıyla tesis edilmiş Üsküdar semtine.
Balyan Ailesinin mezarı- Bağlarbaşı Ermeni mezarlığı
Bağlarbaşı'nda bulunan Musevi mezarlığına, eğer mezarlıkta bir yanınızın kabri yoksa girmeniz mümkün değil. Bu konuda mezarlığın güvenlik görevlisi; "Eğer tanıdığınız bir kişinin mezarı yoksa giremezsiniz. Bizi burada kamerayla izliyorlar ve eğer böyle bir şeye tamam dersem işimden olabilirim" diyor. Musevi mezarlığının etrafı duvarlarla çevriliyken, Ermeni ve Rum mezarlığını küçük bir çit ayırıyor. Bu mezarlıklar, müslüman mezarlıklarına kıyasla oldukça gösterişli. Müslümanlıkta sadeliğe, Hristiyanlıkta da gösterişe verilen önem bu noktada etkisini gösteriyor. 
Ermeni mezarlığında ünlü Osmanlı mimarlarının ve ailesinin de mezarı bulunmaktadır. Bu aile kabristanı, neredeyse İstanbul'da yaşayan herkesin her gün gördüğü Dolmabahçe Sarayının mimarı olan Garabet Balyan, Nigoğos Balyan ve ailesinin mezarı. 
Üsküdar'da yoğun trafiğin göbeğinde bulunan bu yan yana mistik ve gotik görünümlü sessiz sedasız mezarlık, gayrimüslim vatandaşların mabeti..

"Mezar, mezar, zıtların kenetlendiği nokta;
Mezar, mezar, varlığa yol veren geçir, yokta"
(Necip Fazıl Kısakürek'in Karacaahmet şiirinden)


Haber: Ezgi Kökten
Fotoğraflar: Ezgi Kökten


2 Nisan 2014 Çarşamba

Harem Otogarı taşınma planı

Birçok filmin ayrılık ve kavuşma sahnelerinin çekildiği, Anadolu yakasının en büyük otogarı tarihe karışıyor. 44 yıllık Harem Otogarının cep otogar projesinin hizmete girmesiyle, 2015 yılında Ataşehir'e taşınması planlanıyor

    Anadolu yakasının 44 yıllık, en büyük otogarı olan Harem Otogarının cep otogar sisteminin hizmete girmesiyle birlikte 2015 yılında Ataşehir'e taşınması planlanıyor. Cep otogar sistemiyle birlikte otogarların genişletilerek daha modern ve konforlu hizmet sağlanması amaçlanıyor. Ayrıca bu sistem ile otogarların şehir merkezlerinden uzaklaştırılarak trafiğin rahatlatılması amaçlanıyor. Ancak Harem Otogar çalışanlarının bir kısmı bu durumun bir muamma olduğunu düşünüyor. Çalışanlardan bazıları "Ben buraya geldiğimde 10 yaşındaydım, şimdi ise 40 yaşındayım. Burası geldiğim yıldan beri taşınacak", "Taşınacak dşyorlar ama burasının taşınması için rahat daha 5 yıl var" derken bir kısmı da "Seçimden önce İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş söylemişti. Büyük ihtimalle değişim seçimden sonra başlar" diyor. Fakat bazı çalışanlar da taşınmanın olacağını, ancak hiçbir yetkilinin herhangi bir bilgilendirme yapmadığın söylüyor. Taşınmadan memnun olmayan diğer bir kesim de Harem Otogarındaki esnaf... Onlar, belediyenin kendilerini, Ataşehir'deki modern otogara  yerleştireceğinden pek de emin değiller. 




Haber: Ezgi Kökten  
Fotoğraflar: Ezgi Kökten
Video-montaj: Ezgi Kökten